//-->
TürkçeEnglishFranceGermanyRusiaSpain
 /></center>
           
 

            <div class=

HOŞGELDİNİZ

nurlu-dualar

Sifa Ayetleri

Şifa Âyetleri

wine

İnsanın hastalandığında şifa için sebeplere müracaat etmesi, bu çerçevede tıbbın tavsiyelerine kulak vermesi, doktora başvurması, doktorun verdiği ilâçları kullanması, hastalığın hikmetlerini kavrayarak sabretmesi ve şifayı yalnız Allah’tan beklemesi; sağlıklı günlerinde ise sıhhat ve afiyetini gözetmesi ve sıhhatini bozmamaya dikkat göstermesi hiç şüphesiz şifa için önemli birer fiilî duâ niteliği taşır. Şifa için olsun, deva için olsun, derde derman için olsun, Bedîüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, duâyı mümkünse fiilî yapmak, bununla beraber kavli duâyı (dil ve kalp ile yapılan duâyı) da ihmal etmemek gerekir.1 Öyleyse yol haritamız şöyle olacaktır: Bir hastalığımız oldu mu fiili duâ kapsamında doktora başvurmak, tıp ilminin tavsiyelerini dinlemek; diğer yandan kavli duâ kapsamında şifa âyetlerini okuyarak şifayı yalnız Allah’tan beklemek… Bu, İnşallah, şifayı üzerimize celp eden olmazsa olmaz hareket tarzımız olmalıdır.

Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bir insana teveccüh buyurdu mu, o insanın maddî-manevî ne hastalığı varsa şifa bulur, ne derdi varsa kaybolur giderdi. O’nun yönelişi şifa demekti, nazarı şifa demekti, sözleri şifa demekti, ilgisi şifa demekti, gülümseyişi şifa demekti, mübarek tükürüğü, teri ve elinin artığı şifa demekti. Onun getirdiği Kur’ân da şifa hükmündeydi.

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebû Katâde’nin genç kalması için şöyle duâ lütfetti: “Efleha’llahü vecheke Allahümme bârik lehû fî şa’rihî ve beşerihî” (Allah yüzünün güzelliğini artırsın. Allah’ım saçını ve vücudunu kendisi için mübarek kıl.) Ebû Katâde (ra) bu duânın bereketiyle yetmiş yaşında vefat ettiği zaman on beş yaşında bir genç gibi gösteriyordu.

1-“Ve yeşfî sudûra kavmi’m-mü’minîne ve yüzhib ğayza kulûbihim.”

Meali: (Allah mü’minler topluluğunun gönüllerini ferahlandırsın, şifâ versin ve kalplerindeki ıztırabı gidersin.)

2- “Yâ eyyühe’n-nâsü kad câet küm mev’ızatun min Rabbikum ve şifâü’l-limâ fi’s-sudûri ve hüden ve rahmetün li’l-mü’minîn.”

Meali: (Ey İnsanlar! Size Rabb’inizden bir öğüt, gönüllerin derdine şifâ, mü’minlere bir hidâyet ve rahmet gelmiştir.) 5

3- “Yahrucu mim-butûnihâ şarâbüm-muhtelifün elvânühû fîhi şifâü’l-linnâsi inne fî zâlike le’âyete’l-likavmi’y-yetefekkerûn.”

Meali: (Onların karınlarından çeşitli renklerde bir şerbet çıkar ki, onda insanlar için şifâ bulunur. Düşünen bir topluluk için şüphesiz bunda bir delil vardır.”)

4- “Ve nünezzilü mine’l-Kur’âni mâ hüve şifâü’v-ve rahmetü’l-li’l-mü’minîn.”

Meali: (Biz Kur’ân’da mü’minler için şifâ ve rahmet olan âyetleri indiriyoruz.”

5- “Ve izâ meridtü fehüve yeşfîn.”

Meali: (Hastalandığımda bana şifâ veren Allah’tır.”

6- “Kul hüve li’llezîne âmenû hüden ve şifâün.”

Meali: (De ki: Kur’ân, inananlar için hidayet ve şifadır.)

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hastalara şöyle duâ etmiştir:

1-“Allahümme rabbi’n-nâsi ezhibi’lbe’se işfi. Ente’ş-şâfî. Lâ şifâe illâ şifâüke. Şifâen lâ yüğâdiru sekamen. Allahümme işfi abdeke yenke’ leke adüvven ev yemşî leke ilâ salatin.”

(Allah’ım! Ey insanların Rabbi! Şifa ver! Şifa veren ancak Sen’sin! Sen’den başka şifâ verecek kimse yoktur! Allah’ım! Şu kuluna şifa ver ki, Senin bir düşmanına acı versin veya Senin rızânı kazanmak için namaz kılmak üzere yürüsün.)

2- “Bismillâhi erkîke min külli şey’in yü’zîke min şerri külli nefsin ev aynü hâsidin. Allahümme yeşfîke bismillâhi erkîke.”

(Sana ıztırap veren her şeyden, her kıskanç nefisten, her hasetçi gözden Allah’ın adıyla sana şifa dilerim. Allah sana şifa versin. Allah’ın adıyla sana şifa dilerim.)

 

Bugün 2 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!

Hayır var

Free CSS Templates Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan iitbaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: -Bunda da bir hayır var! Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki her zamanki sözünü söyledi:

-Bunda da bir hayır var!


Devamını oku...

DİNİ HİKAYELER

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol